Matematik dersindeyiz, alıştırmalar yapıyoruz. Tahtada çözüyoruz alıştırmaları, bu arada yanlış yapmış olan varsa düzeltiyor.
Dikkat ettim, Arda hiç bir şey yapmıyor. Bir müddet takip ettim, yazmıyor da. Halbuki Arda matematikte çok sıkıntılı, yaptığım kontrolde hepsini yanlış yaptığını gördüğümden, düzeltmesi için yaptıklarını sildirmiştim. Yani tahtaya yazılanları yazması gerekiyorken, sadece boş boş bakıyordu. Kızdım:
“Senin bu okuldaki görevin sadece okumak herhalde, yazmak değil, ha Arda?”
Hiç putunu bozmadı, ağzının içinden konuştu:
“Ben, siz anlatırken takip edip yazmıştım.”
“Getir bakayım,” dedim sertçe. Baktım, yazmamış, tepem iyice attı:
“Sen herhalde görünmez kalemle yazıyorsun ki, yazdığın yazılar görünmüyor!”
Arda hiç oralı olmadı. Saflığından mı, yoksa benimle kafa bulmak için mi, ya da gerçekten öyle inandığından mı söylediğini çözemediğim cevabı verdi:
“Bu sabah annem bana yeni bir kalem vermişti, o görünmez yazıyor, yazdıkları görünmüyor!”
Sınıf sanki hep bir ağızdan bağırdı:
“Arda olur mu öyle şey, yazdığı görünmeyen kalem mi olur?”
Arda hiç istifini bozmadan onlara da kalemini göstererek aynı cevabı verdi:
“Evet, bu kalem görünmez yazıyor.”
Pes ettim, Arda’nın o derslik peşini bıraktım. Halâ da anlayabilmiş değilim: Bu Arda ya çok saf, ya gerçekten öyle inanıyor, ya da bizimle kafa buluyor.
11.01.2017, Çarşamba Gülyalı Merkez İlkokulu, Ordu 2/B Sınıfı