Yemek ve Ben

Yaptığım yemeklerin resmini çeker, kızımla paylaşırım. Kızımın “Bir instagram hesabı açıp bunları bir paylaşsan var yaaa!” demesi üzerine, yemek tutkum üzerine biraz düşündüm.

Gençliğimden beridir yemek yaparım ben. Yaptığım yemekler büyük beğeni alır, sevilir. Hatta emekli olunca küçük, şirin, bir yer açma hayalim vardır, yıllardır. Gerçekleştirebilecek miyim, bilemem.

Yemek yapmayı sevdiğim kadar, yemek yemeyi de severim ben. Peki, yemek yemeyi sevdiğim için mi güzel yemek yapıyorum, yoksa güzel yemek yaptığım için mi yemek yemeyi seviyorum? İşte bunu hiç çözememişimdir.

Rahmetli babam da güzel yemek yapardı benim. Ve de güzel yerdi. Her ikisinde de babamdan el almışım sanırım.

Yemek yapmak benim için bir tutkudur. Hele yemeği anlatmak başka bir tutku. Benim arkadaş ortamlarımda sözün bağlandığı yer kaçınılmaz bir şekilde yemek ve et olur.  Hatta bir arkadaşım der ki, “Sen yemeği anlatırken aslında anlatmıyorsun, onu yaşıyorsun.”

Vallahi çok doğru. Gerçekten, ben yemek anlatırken kendimi kaybediyorum. Daha da ötesi, eğer mutfaktaysam ve yemek yapmadaysam, kendimden geçiyorum. Tabii benimle birlikte mutfak ta kendinden geçiyor! Biraz dağınığımdır çalışırken.

Bu da kusurum olsun canım, işim bitince toparlamıyor muyum sanki?

Yemekle bu kadar içli dışlı olunca insan, vücuduyla biraz sıkıntı yaşıyor. Bereket versin ki, benim sorunum sadece göbeğimle. Kaçınılmaz son!

Belki de kaçınılmaz son diyerek kendimi kandırıyorum ama gerçek şu: Yemeyi de, yapmayı da seviyorum ben.

Nokta!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir